30’lu yaşlarının başında, evli ve bir çocuk babası.
Pandemi döneminde yarı anonim bir blog olarak başladığı Onur's Info'da çeşitli konularda bir şeyler karalamaya devam eden şahıs.
Internetin güzel ve samimi olduğu zamanları hatırlıyor musunuz ?
Sosyal medyanın hayatımızda olmadığı
Yaşadığımız prestijli (!) hayatlarla ve satın aldığımız pahalı şeylerle, diğerleriyle kıyas savaşına girmediğimiz
Tüketici kredisiyle çıktığımız tatillerden dakika başı attığımız karelerle insanlara ”aa ne güzel de yaşıyorlar” dedirtmediğimiz
Anlık bildirimlerin cebinizde olmadığı, Internet üzerinde ilgilendiğiniz şeyle siz bir daha oturum açmak isteyene kadar herhangi bir temasınızın olmadığı
Kişisel blog tutmanın, okumanın ve Internet üzerinde bilgi odaklı bir şeyler üretmenin, çevrimiçi topluluklara katılmanın daha havalı olduğu
O müthiş zamanlardan bahsediyorum işte.
Şimdilerde bant genişliğinin artmasıyla daha yüksek çözünürlüklü, daha kaliteli şeyler izleyebilmek, bunları sunan servislerde fink atabilmek de güzel ama Internet eski samimiyetini ve güzelliğini kaybetmiş gibi geliyor bana.
Belki de dünya üzerinde geçirdiğimiz zaman dilimi yeterli olgunluk seviyesine ulaşmamızı sağlamıştır, kim bilir.
Bu arada bu yazıyı iki dakikada karalayıp, gidiyorum ama yine bu yazıyla ilintili bir konuda güzel bir şeyler okumak istersen sana şunu önerebilirim.
macOS Catalina (10.15.x) ile birlikte, retina olmayan ekrana sahip MacBook‘ların font görünümlerinde inanılmaz bir bozulma yaşandı.
Bu bozulmadan en çok etkilenen de severek kullandığımız Safari web tarayıcısı oldu.
Eğer siz de Safari’nin yeni girdiği şekli beğenmiyorsanız, ilacınız burada.
Diğer yandan bu font sorununun yaşandığı ürün olan MacBook Pro 13′ (mid 2012)‘ye Apple tarafından verilen desteğin devam etmesi de efsane. MacBook Pro 13′ (mid 2012) resmen yılların eskitemediği cihaz oldu diyebiliriz.
Bu cihazı kendim de SSD yükseltme dışında hiçbir şey yapmadan, sekiz yıldır son çıkan sistemle sorunsuz olarak kullanıyorum. Satın alırken bu kadar destekleneceğini düşünmemiştim doğrusu.
Bu da benim Mac. Sekiz yıldır kahrımızı çekiyor. 🙂
Yazılım desteğinin yanında, cihazın tamamen modüler olması (kendinize göre RAM ve SSD değişimi, DVD Superdrive’ı sökme ve yerine ekstra disk ekleme imkanı vermesi) güncel modellere kıyasla kendisini gerçekten ayrı bir yere konumlandırıyor.
Yeni nesil Mac’lerin içini açıp, kendi başınıza bir şeyleri eklemeniz çıkarmanız, maalesef ki çok da imkanlar dahilinde değil.
Bu arada üç aya on dört yazıyı sığdırabilmeyi sosyal izolasyon sürecine borçlu olduğumu itiraf etmeliyim.
Bu süreçte iyi kötü de etkileşim aldık.
Etkileşim demişken, şimdilerde etkileşim almak YouTube’da çok daha kolayken, bir blogda yazma işi bana hep daha cazip geliyor. Geçen sürede alınan küçük etkileşimler de açıkçası beklentimin ötesindeydi çünkü bu blogu açarken sadece benim için arşiv görevi görebilmesi gibi basit bir beklentim vardı.
Örneğin yabancı dizi listesi oluşturup, bu konuda tavsiye isteyen eşe dosta yazının linkini kısa ve kendime ait bir domain üzerinden gönderebilmek, yeri geldiğinde listeye güncellemeler yapabilmek benim için buranın fonksiyonunu ifade etmeye yetiyor.
gibi harikulade insanlarla karşılaşma fırsatı elde etmem de bu üç aylık sürenin bir bonusu oldu.
Yorumlarınızla buraya değer kattığınız ve kendi bloglarınızda da keyfile okuyabildiğimiz içerikler ortaya koyduğunuz için her birinize teşekkür ediyorum.
Cep telefonundan düzenli olarak burayı ziyaret eden mano da teşekkürlerin en büyüğünü hak ediyor.
Bu arada Kuzgun, blogunu bir webmaster sitesinde satışa koymuş ama umarım almazlar diyeyim. 🙂
Neler Olacak ?
Bu blogu elimden geldiği kadarıyla ayakta tutmayı planlıyorum.
Teknik altyapı olarak da geçtiğimiz gün Özkula‘dan Emirhan Bey ile görüşmem sonucu yakında yeni bir sunucuya taşınacağımızın ve yeni sunucunun işleri daha da kolaylaştıracağının haberini aldım.
Kullanıcı tarafında SPAM saldırısı olsun, bot trafiği olsun her türlü önlemi zaten alıyorum. Düzenli aralıklarla yedekleri alıyorum. İlk başta yedek işine girmemiştim ama buraya yorum yapan kişilere karşı duyduğum sorumluluk gibi bir şey belirdi bende.
Bir de emek vererek hazırladığım listeler var tabi. Onların da istemediğim bir anda ortadan kaybolması benim için çok istendik bir durum değil.
Yazı içerikleri konusunda Hakkında sayfasında belirttiğim durum halen geçerli. Bu eksende yazmaya devam edeceğim. Fakat sıklık konusunda maalesef bir şey diyemiyorum.
Yeni sorun – çözüm içerikleri, tavsiyeler ve kendi halinde karalamalarda görüşmek üzere…
* Yoldaki Yazar’a ait link çalışmadığı için yazıda bağlantı verilemedi.
Google Analytics verilerini incelerken 20 Mayıs’tan bu yana blogu ziyaret eden tekil kullanıcı sayısında inanılmaz bir artış başladığını gördüm.
Tekil Kullanıcı Sayısındaki Anlamsız Artış
Bu bloga yazdıklarım Google tarafından hızlı bir şekilde indeksleniyor ve arama sonuçlarında görünebilir hale geliyordu ve 20 Mayıs tarihinde de son yazımı yazmıştım.
”Belki de organik ziyaretçi çekmişizdir” diye düşünerek kısmen de olsa sevinme şansı bulmuştum ki bloga giriş yapılan ülkelerin çeşitliliğinin artması oldukça tuhaftı.
Bloga giriş yapılan ülkelerin dağılımı ve anlamsız artışı
Normalde blogunuza yurt dışından ziyaret alırsınız fakat bu ziyaretlerin birden bire tüm dünya ulusları tarafından yapılmaya başlanmasını gerektirecek bir içerik -en azından- benim blogumda yoktu.
Burada yavaş yavaş ”Bu ne yahu ?” desem de halen konuya ilişkin gerekli aydınlanmayı yaşayamamıştım.
Ülke dağılımı konusunun ardından sitedeki aktif kullanıcılar sekmesine baktığımda, blogda kötü niyetli botların kafalarına göre takıldığını fark ettim.
Biz buradayız kanki, sen Google Analytics’i kapat, uyu hadi.
Aha !
Trafficbot4free: Bir gün mutlaka yollarınız kesişecek. 😀
Konuyu özetlemek gerekirse, bu arkadaşlar parayla referral hit satıyor.
Kendi tanıtımlarını yapmak için de sizin talebiniz olmamasına rağmen sitenize botlarını yollayıp, sunucudan payınıza düşen bant genişliğini yok yere tüketip, CPU ve RAM kullanımınızı boş yere artırıp, sizi zor duruma düşürüyorlar.
Yukarıda da fark edeceğiniz üzere birçok ülkeden günün değişik zamanlarında yüzlerce ziyaret geliyor ve bir nevi küçük ölçekli DDoS yemiş oluyorsunuz.
Referral trafiğinde anlamsız artış
Evet, buraya kadar olayın hikayesiydi. İyiydi, güzeldi.
Peki biz kötü niyetli botların içimizden geçmesine müsaade mi edelim ? Tabi ki hayır.
Çözüm
Konuyla ilgili Google araması yaptığımda şurada Cloudflare kullananlar için bir çözüm yolu önerilmiş. Fakat herkes Cloudflare kullanıcısı değil.
Bu durumda en önemli silahımızı devreye sokuyoruz. Linux sunucu ortamının vazgeçilmez yakışıklısı .htaccess dosyası.
public_html dizininin hemen altında gizli bir dosya olarak bulunan .htaccess’in içeriğine aşağıdaki kodu ekledim;
RewriteEngine On
RewriteCond %{HTTP_REFERER} trafficbot4free\.host [NC]
RewriteRule .* - [F]
(Kodu eklediğim yer, #endwordpress kısmınının hemen altı.
#begin ve #end kısımları arası WordPress tarafından dinamik olarak oluşturulduğu için, herhangi bir ayarı bozmamak adına bitişin hemen altına ekledim.)
Bu kodun çalışabilmesi için sunucuda mod_rewrite‘ın kullanılabilir olması gerekiyor.
Kendi hosting sağlayıcıma konuyla ilgili danıştığımda, mod_rewrite kullanımına izin verdiklerini belirttiler. Bu sayede sorun yaşamadım. Siz de Linux Hosting kullanıyorsanız, hosting sağlayıcınıza konuyla ilgili danışmalısınız.
Benim için henüz gerekmedi fakat birden çok domain’den bot saldırısı alıyorsanız, aşağıdaki kodu düzenleyerek .htaccess içerisine ekleyin.